Snijeg se hrani tvojim mislima, što više misliš na snjegoviće, to ih je sve više.
Kar düşüncelerinden besleniyor,...kardan adamları ne kadar çok düşünürsen, o kadar çok ortaya çıkarlar.
"Uglavnom se hrani voćem, te nekim beskralježnjacima."
Genellikle meyveyle ve bazı omurgasız hayvanlarla beslenir.
Datan je lešinar koji se hrani mesom svog vlastitog naroda.
Dathan kendi halkının leşiyle beslenen bir akbaba.
Kao virus, parazit, koji se hrani mojom energijom i koji me pokušava potpuno iscrpiti.
Virüs gibi, parazit gibi, enerjimden besleniyor... güçten düşürmeye çalışıyor.
Nastanjuje neki oblik života i na njemu se hrani.
Yaşayan bir canlıya ilişir ve beslenir.
I koliko vidim čini se da se hrani kemijskim transmiterima u tijelu koji uključuju neurotransmitere.
Anladığım kadarıyla alen ve kolen gibi vücuttaki kimyasal uyarıcılarla besleniyor. Nörotransmiterler de buna dâhil.
Sada kad se hrani na svježoj DNA, mutirat će... postajati jači, brži lovac.
Şimdi taze DNA'yla besleniyor. Daha hızlı mutasyona uğruyor. Ve daha güçlü, daha hızlı bir avcı oluyor.
Kao da se hrani mladošću da ostane mlada.
Sanki genç kalmak için hayat emiyor.
I našao sam internet stranicu jučer navečer i po legendi... vukodlak se hrani po mjesečevom ciklusu, to je 3 noći oko punog mjeseca.
Akşam bir internet sitesi buldum. Efsaneye göre,.. kurt adam ay döngüsü boyunca besleniyor, yani dolunay zamanı boyunca 3... gece.
To je parazit koji uđe kroz nos i migrira u mozak gdje se hrani moždanim stanicama.
Burun yoluyla vücuda giren ve beyne yerleşerek beyin dokusuyla beslenen bir tür parazit.
Pećinska anđeoska riba se hrani bakterijama u brzoj vodi, držeći se mikrosposkim kukama na svojim perajama.
Mağara melek balığı, yüzgeçlerindeki mikroskobik kancalara sabitlenip hızla akan sudaki bakterilerle beslenir.
Pustite ga da se hrani sa mnom, prikupi snagu, onda može dovršiti programiranje i spasiti Jeanie.
Benden beslenmesine izin ver, gücünü geri kazansın,...sonra kodlamayı bitirip Jeanie'ye yardım edebilir. Sonra ne olacak?
Ako se hrani strahom, ili još gore, voli uzbuđenje u ubijanju svog domaćina, onda... pa, onda će iskoristiti posljednju šansu koju ima.
Düşünüyorum da, korkudan besleniyor, daha kötüsü taşıyıcısını öldürmekten hoşlanıyor ve o zaman son şansını da kullanmaya çalışabilir.
Ubijao je i Wraitha koji se hrani i polovicu ljudi koji su ga primili.
Beslenen Wraith'i öldürdü, yanında da onu alan insanları da.
Nasa najbolja striptizeta je reanimirani leš koja se hrani mesom naših mušterija koji se opet reanimiraju?
En iyi striptizcimiz, müşterilerimizin taze etiyle beslenip sadece kafaları bile kalsa, onları da bir zombiye dönüştüren ölüden dönme bir kukla, öyle mi?
Siti ajlend ima stari obečaj, ako dođeš ovde poznat si kao onaj koji se hrani školjkama, ali ako si rođen i odgajan ovde kao ja, ti onda vadiš školjke.
Şehir Adası'nda eski bir gelenek vardır. Eğer başka bir yeden buraya geldiysen "yabancı" olarak bilinirsin. Eğer doğma büyüme buralıysan o zaman "yerli" olursun.
Velika debela pilot riba koja se hrani od ništa.
Hiçten beslenen kocaman şişko bir palamut.
Vaša kćer se hrani vašom patnjom gđo Cross.
Bayan Cross, kızınız acınızı kendi yararı için kullanıyor.
Vidio sam kako to biće izaziva strah kod naših najvećih boraca, a onda se hrani tim strahom.
Bu yaratığın, en iyi savaşçılarımızın yüreğine korku saldığını ve sonra o korkuyla beslendiğini gördüm.
Knjiga govori da se hrani tvojim strahom.
Kitap aracılığıyla seni korkutarak satış yapmak.
Konfliktno srce se hrani sumnjom i konfuzijom.
İkilemde olan bir kalp şüphe ve kafa karışıklıklarından beslenir.
Kad je Elena počela da se hrani tko je rekao da mora da pije samo krv iz vene?
Elena beslenmeye başladığında kim ona sadece damardan kan içebileceğini söylemişti?
Pa, ako ne možemo da ubijemo zmaja, bar možemo da spriječimo da se hrani.
Eğer ejderhayı öldüremiyorsak, en azından beslemeyi bırakabiliriz.
Ketcija je mogla da ga onesposobi, tako da nije mogao da se hrani, i ulazi ljudima u glave.
Qetsiyah beslenip insanların aklına girmesin diye onu etkisiz hâle getirebilmişti.
Kaznili su ga kad je prkosio bogovima i pretvorili u čudovište koje je ukleto da se hrani ljudskim mesom.
Tanrılara baş kaldırınca onu cezalandırmışlar. Bir canavara dönüştürmüş, insan etiyle beslenmesi için lanetlemişler.
Svaki bijeli političar koji se hrani predrasudama i mržnjom.
Önyargılı ve nefret dolu bütün beyaz politikacılar.
To stvorenje se hrani krvlju živih i može imati transformativan učinak na one kojima se hrani.
Bu mahluk, yalnızca canlıların kanıyla besleniyor ve avladıkları üzerinde dönüştürücü bir etkiye sahip.
Nogicune se hrani haosom, strahom i bolom.
Bir tanesini. Bir nogitsune; kaos, kavga ve acıyla beslenir.
Dan i po poslije eksplozije Horizonta duboke vode, plamen, koji se hrani naftom s dna mora, je jednostavno preveliki da se zadrži.
İyi seyirler 1.5 gün sonra Deepwater Horizon patladı. denizin dibinden ham petrolle beslenen alevler Çok büyük bir alanı içeriyordu.
Um, ali onda se hrani i kreće dalje.
Um, fakat besleniyor ve hareket ediyor.
Ti si... polu-čovjek koji se hrani ljudima, no pridružio si se lovcima na strigoije.
Sen insanlardan beslenen bir melezsin strigoi'leri avlamak için kendi payından vazgeçtin.
Nemrtvo stvorenje koje se hrani dušama, otud mu ime.
Ruhlarla beslenen bir yaratık aynı isminde yazdığı gibi.
(Smijeh) Upija moj znoj, te se hrani njime.
(Kahkaha) Terimi emiyor ve ondan besleniyor.
A u proljeće, kada se sunce vrati na led, ono oblikuje, fitoplanktone koji rastu ispod leda, i onda dobijete veće komade morskih algi, i onda dobijete zooplankton koji se hrani svim tim životom.
Baharda, güneş buzullara döndüğünde, fitoplanktonlar oluşuyor, buzun altında büyüyor, ve sonra daha büyük yosun tabakaları oluşuyor, ve sonra tüm bu yaşamdan beslenen zooplanktonlar meydana geliyor.
I dakle, ono što je zanimljivo o novoj moći, je način na koji se hrani.
Yani aslında yeni güç ile ilgili ilginç olan şey kendi kendisinden beslenmesidir.
Ne zato što je monoton i izbetoniran, već zbog toga što on predstavlja: čudovište koje se hrani ostatkom zemlje, gdje su građani vojnici i robovi.
Tekdüze ve beton olduğu için değil, simgelediği şey yüzünden: Vatandaşları asker ve köle olan ülkenin geri kalanından beslenen bir canavar.
I može učiniti tako puno, jer mali treptaj svjetlosti koji se hrani nadom je dovoljan da slomi štit tame.
Birçok şey yapabilir, çünkü umutla beslenen bir ışık kıpırtısı, karanlığın siperini kırmaya yeterlidir.
1.21892619133s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?